Dijitalleşme ve Toplumsal Dönüşüm
Dijitalleşme çağında, yapay zeka hayatımızın her alanına nüfuz ediyor ve insanlığın geleceğini kökten şekillendiriyor. M. Castells’e göre teknoloji toplumdur ve toplum teknolojik aygıtlara değinilmeksizin anlaşılamaz ve resmedilemez. (Özçetin, 2018, s. 263) Dolayısıyla teknolojilerdeki sürekli gelişmeler, insanlığın iletişim, üretim, ve tüketim alışkanlıklarını derinden etkiliyor, hatta bir birey olarak kendilerini de değiştiriyor. Farklı sektörlerdeki işleyişi etkiliyor ve köklü değişikliklere yol açma potansiyeli taşıyor.
Geleneksel Medya ve Yapay Zeka
Devletin en büyük ideolojik aygıtlarından biri olan medya da halihazırda bu dijitalleşme süresince köklü değişimlere uğramışken, yapay zeka ile bu değişimler farklı boyutlara taşınmıştır. Robot gazeteciler ya da algoritmik habercilik bu uygulamalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin, Google’ın finanse ettiği “The Digital News Initiative” projesi, insanlarla iletişim kurabilen yapay zeka sistemlerine odaklanmaktadır. Bu sistemler, tipik bir robotun kullanımında bulunan yapay zeka teknolojisinden farklı olarak, sanal ortamda yer alan güncel ve doğru verileri sürekli olarak filtreleyebilir ve haber formatına dönüştürebilir. Bu özellik, herhangi bir komut almadan otomatik olarak gerçekleştirilebilir. Ayrıca, bu yapay zeka sistemleri, haber üretme sürecini insan müdahalesi olmaksızın sürekli bir şekilde sürdürebilir. (Akgül ve Ayer, 2018, s. 2321). Bu bağlamda Noam Lemelshtrich Latar’ın incelemelerini ele alırsak, Latar, bu durumun gazeteciler için bir rekabet ortamı oluşturacağını ve iş gücü maaliyetlerinde bir tasarruf olacağını dile getirmektedir. Robot gazetecilerin haber kaçırma olasılığının düşük olduğu ve önyargısız olarak programlanan algoritmaların ise insan gazetecilere kıyasla daha başarılı olabileceğini öne sürmüştür.
Sonuç olarak yapay zeka, medya sektöründeki kolektif işleyişi etkilemekte ve üretimden yayına kadar olan bütün süreçlerde insan emeğine olan ihtiyacı azaltmaktadır. Bunun yanı sıra medya içeriklerinde duygu, özgünlük, etik ve ahlaki değerlerin yanlış yorumlanması ve insan dokunuşu gibi unsurların da azalabileceği endişesini beraberinde getirmektedir.
Yeni Medya ve Yapay Zeka
Teknolojinin gelişmesiyle yaygınlaşan internet ile birlikte, medya üretimi ve tüketimi artık sadece büyük kuruluşların tekelinde olmaktan çıkmış ve her bireyin elindeki akıllı cihazlar aracılığıyla gerçekleşmeye başlamıştır. Bu dönüşüm sürecinde, yapay zeka da önemli bir rol oynamıştır. Yapay zeka destekli algoritmalar, içerik üretiminden dağıtımına kadar birçok süreci yapmakta ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunarak kullanıcıların ilgisini çekmeyi hedeflemektedir. Fakat bunun yanı sıra yapay zeka, medya ve yayıncılık alanında bilgiye ilişkin güvenlik sorununu da beraberinde getirmektedir. Örneğin, deepfake (derin sahte) videolar, medya manipülasyonunun yeni bir taktiği olarak kullanılabilir. Bu durum, medya ve yayıncılık alanında neyin gerçek ve neyin sahte ayırt edilemez hale geldiğini gösterir. Baudrillard’ın hipergerçeklik kavramında olduğu gibi medya, teknoloji ve simülasyon aracılığıyla yaratılan bir tür “daha gerçek” gerçeklik ortaya çıkar.
Yapay zeka sayesinde insanlar sosyal ağlarda yapay insanlar oluşturmuş, oluşturduğu bu yapay insanlar için yapay güzellik yarışması bile düzenlemiştir. Toplumsal cinsiyet olgusunu teknoloji üzerinden irdeleyen Emel Uzun Yedekci, mühendisliğin çoğunlukla orta sınıf, beyaz erkekler tarafından geliştirildiğini vurgulayarak, teknolojik buluşların kendini imtiyazlı olarak gören bahsi geçen sınıfın kalıp yargıları ile tasarlandığını savunmaktadır. Yapay kadınların oluşturulup, yapay bir ortamda yarıştırılmasının altında aslında bu yatar ve yapay zeka teknolojilerinden kalıplaşmış cinsiyet kalıplarını bir anda değiştirmesini beklemek de mümkün değildir.
Yapay Zeka ve Toplumsal Dinamikler
Sonuç olarak yapay zeka teknolojilerinin sadece teknik gelişimler olarak değil, aynı zamanda toplumsal dinamiklerin de yeniden şekillenmesinde aktif bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Bu süreçte, teknolojinin insanlığa sağladığı faydaların yanı sıra, beraberinde getirdiği sorumlulukları da göz önünde bulundurmak önemlidir. Yapay zeka uygulamalarını oluşturan algoritmaları okuyabilmek, bu teknolojilerin hem geliştirilmesinde hem de etkilerinin farkındalığı ile bilinçli medya tüketicileri olabilmek adına büyük önem taşımaktadır.
Gelecekte yapay zeka ve medya ilişkisi daha da derinleşecek ve bu teknolojik dönüşüm süreci, hem medya üreticileri hem de tüketicileri için yeni fırsatlar ve zorluklar sunacaktır. Eğitim sistemleri, medya okuryazarlığını artırarak bireyleri bu yeni döneme hazırlamalı ve yapay zeka teknolojilerinin etik ve sosyal boyutlarını da kapsayan bir bilinç oluşturmalıdır. Yapay zeka, toplumun farklı kesimlerinin sesini duyurabilen, daha adil ve eşitlikçi bir medya ortamı yaratma potansiyeline sahipken, bu süreçte insan faktörünün tamamen dışlanmaması, etik ve ahlaki değerlerin korunması hayati önem taşımaktadır.
Teknolojinin hızla ilerlediği bu dönemde, yapay zekanın medya sektöründeki rolünü ve etkilerini anlamak, geleceğin daha bilinçli ve sorumlu bireylerini yetiştirmek için elzemdir. Yapay zekanın sunduğu olanakları değerlendirirken, toplumsal ve insani değerleri göz ardı etmemek, dijitalleşen dünyada insanlığın sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesini sağlayacaktır.